Kayıtlar

Yalnızlar Rıhtımı

Resim
    Hikayemiz Doğu’dan Batı’ya sefer yapan bir trenin içinde ki insanların yaşam öyküsünü anlatmaktadır.      Üniversite sınavını kazanan Eylem sonunda hayallerinin şehri olan İstanbul’a kavuşmak ümidiyle 08.30 trenine binmiş. Onu uğurlamaya kimsenin gelmediğini düşünerek, tebessüm edip gökyüzüne bakakalmış. Tam bu sırada trene binmekte zorlanan İbrahim amcayı görmüş, İbrahim amca 64 yaşında İkinci Baharını yaşamak için internetten tanıştığı Nurgül hanımla buluşmak için bu trene binmiş. Eylem tam bavulu yüklenecekken kolunu demire vurmuş, bu sırada İstanbul’a beden işçisi olarak gitmeye hazırlanan Şakir Eylem’in elinde ki bavulu alıp ‘’Amca hangi koltuğa geçeceksin?’’ demiş. İbrahim ‘’Aha şuraya koyuver oğlum. (Tebessüm ederek) Siz gençler de olmasanız ne yaparız, Allah razı olsun.’’ demiş. O sırada Eylem’in yanına giden Şakir ‘’İyi misiniz? Bir şeyiniz yoktur umarım demiş.’’ Eylem ‘’Yok teşekkür ederim.’’ diyerek kısa kesmiş. Şakir Eylem’i görür görmez tutulmuş fakat Eylem’in eğitimli

Saint Tropez'de Aşk

Resim
          Hikayemiz Saint Tropez hayranı genç kızın, hayat kadını olma serüvenini anlatır.          Hayden Arkansas’ın merkezinde dünyaya gelmiş,  lise son sınıf öğrencisi genç bir kızdır. Arkansas şehri tam anlamıyla halkın alt tabakasından gelen, dolandırıcılıkla hayatını sürdüren insanların ikametgah ettikleri yerlerin başında geliyormuş. Hayden çevresinde ki pek çok kıza rağmen hayata şanssız başlamış. O zamanlar kimine göre Amerika bir ödül, kimine ise ceza oluyormuş. Annesi ve babası Saint Tropez' de, 17 yaşlarının başında birbirlerine görür görmez aşık olmuşlar. Ve bu tek gecelik ilişkinin meyvesi Hayden olmuş. Fakat babası annesine verdiği sözleri tutmayıp, oradan Paris’e kaçmış. Yıllardır annesi, babasının kendisine çok aşık olduğunu bir iş için onu terk ettiğini ve elbet bir gün geri geleceğini söylemiş. Annesi Emma her ne kadar böyle düşünse de Hayden bu hikayeye pek inanmıyormuş. Pazar günleri onun için mutluluğun tek sembolüymüş, annesi ile yalnız kalabileceği tek

Hırs Uğruna

Resim
   Hikayemiz köyden şehre göç eden bir ailenin, zengin olma arzusunu ve beraberinde getirdiği sorunları anlatmaktadır.     90’lı yılların kavurucu sıcağın da Van’ın Haydar Bey Köyünden İstanbul’a sırf zengin olma ümidiyle yola çıkan Kazım, ailesini de ikna edip büyük şehre göç etmeye zorlamış. Haydarpaşa Gar'ından iner inmez ‘’Heyt be koçum şu güzelim şehre bak, havası, suyu bile altındır buranın.’’ Diyerek hemşerisi olan Rıza’yı bulmak için yola koyulmuş. Şermin (Kazım’ın kızı) ‘’Off baba ya bir taksi tutamadın elimizde ki yüke bak. Şehre rahat edelim diye geldik sözde.’’ Kazım ''Ulan sen ne çabuk şehirli oldun öyle, gören de köyde hep taksiye biner sanacak. Onlardan düzinesini dizeceğim buraya düzinesini!’’ Yolda yürürken arkadan iki hırsız gelir ve Kazım’ın elindeki parayı çalmaya çalışır. Kazım peşlerinden koşup elinde ki bavulu hırsızın kafasına fırlatarak ‘’Ulan ben sizin gibiler için mi memleketimi bırakıp buralara geldim.'' der. Bunun üstüne Hanife (Kazım’

Protez

Resim
                                           Hikayemiz sahip olduklarıyla yetinemeyen genç bir kadının, maddi hırslarına kurban oluşunu anlatmaktadır.       Aysel özel bankada çalışan güzel ve zeki bir kadındır. Aylarca kendisine gelip ‘’Kredim çıktı mı?’’ diye soru soran Can Bey’in gelişiyle gülümseyerek ‘’Hoşgeldiniz Can bey’’ ‘’ Hoşbulduk Aysel hanım güzel haberlerinizi bekliyorum’’ diyerek umutla gülümser. Can babasının ardında bıraktığı şirketi yükseltmeyi amaçlayan son derece karizmatik ve başarılı bir iş adamdır. Gün geçtikçe Aysel’e karşı içinde kıvılcımlar oluştuğunu, fakat bunun karşılıksız olduğunu düşünmektedir.   Aysel masmavi   gözlerinin ışıltısıyla güzel haberi verir. ‘’Tebrik ederim Can Bey krediniz olumlu, yarın direkt olarak alabilirsiniz.’’   O sıra da Aysel’in iş arkadaşı ‘’ Vallahi Can bey inanın bana Aysel bu dosyayla çok uğraştı, kredinin size çıkmasında ki en büyük pay Ayselin'dir.’’ Der ve ikilinin yüzü bir anda kızarır Can müsaade isteyip oradan ay

İrade

Resim
   Hikayemiz 50’li yaşlarda bir aile babasının arkadaşı vaadiyle kandırılarak düştüğü çıkmazı anlatmaktadır.       Turgut yüksek prestijli bir şirkette 25 yıllık müdür yardımcısıdır. Karısı ve kızıyla az vakit geçirdiğini düşünerek emekliye ayrılmak istemiştir ve müdürüne bir dilekçe yazarak emekliliğini istemiştir. Son iş gününde tam toparlanacakken çalışma arkadaşları ve müdürü onu tebrik için son kez uğurlamak istemiş. Müdürü ‘’ Sevgili Turgut bey sizin gibi disiplinli ve başarılı bir çalışanımın emekliye ayrılması az da olsa beni üzüyor ama sizde dinlenmeyi hak ettiniz, emekliliğinizde boyunca huzurlu bir ömür diliyorum.’’ diyerek başarı plaketi hediye eder. Turgut plaketini de alarak evine gider. Görücü usulü olsa da yıllardır derin aşk beslediği eşi Sevtab ve bu aşkın meyvesi olan evlenme arefesinde ki kızı Nilgün o akşam ona özel, şahane bir sofra hazırlamıştır. Turgut eve girer girmez ‘’Bu güzel kokular da ne böyle?’’ Nilgün ‘’Ne olacak babacım artık sen eme

Yasak Aşk (Final)

Resim
      Hikayemiz ''Yasak Aşk'' adlı hikayenin finalini anlatmaktadır.    Azize ve Levent’in ilişkisi gün geçtikçe ilerler hale gelmiş. Levent sırf onu görmek için, gerek kendi evlerin de gerekse çeşitli yerlerde buluşma ayarlamış. İkisi de bunun böyle sürmeyeceğini biliyormuş fakat içlerinde ki derin sevgi onları her seferinde birbirine çekiyormuş.   Günler böylesine güzel geçerken Azize gün geçtikçe başarıdan başarıya koşmakla kalmıyor, yasak aşkıyla da ilişkisini devam ettiriyordu. Fakat aylar sonra Holding’e gelip Azize ile görüşmek isteyen bir adam tüm bu mutluluğu elinden alacaktır. Azize’yi ve ailesini bir hiç uğruna terk eden babası Kemal’dir bu. Babasını yıllar sonra karşısın da gören Azize nefretle karışık bir ses ile ‘’Senin ne işin var burada!’’ der. Bunun üzerine Kemal ‘’ Kızım, canım yavrum gazetelerden gördüm, yıllarca seni ve kardeşini aradım bulamadım.   Sana her şeyi anlatacağım.’’ Diyerek kendisini affettirmeye çalışır bu alkolik ve beş parasız ad

Fransız Rüyası

Resim
      Hikayemiz Suriye’de ki iç savaştan kaçıp Fransa’ya göç eden ailenin dramını anlatmaktadır.    Razan dul annesi ile Suriye’nin Halep kentinde yaşamaktadır. Babası kendi halinde bir esnaf olsa da gereğinden fazla vatansever ve inançlı bir insandır, 2011 yılında çıkan iç savaşta ölmüştür. Razan yazı yazmayı, kitap okumayı çok seven bir kızmış en büyük hayali tanınan bir yazar olmakmış. 18’ci doğum gününü kutlamak için aylardır biriktirdiği 40 Suriye lirasıyla, daha çok ülkede  zenginlerin bulunduğu pastaneye giderek kırmızı renkli bir pasta almış,evine umutla giderken ayağının sızısıyla aldığı doğum günü pastasıyla yere kapaklanmış. Zavallı Razan 18.ci yaş gününü asla unutmayacaktı çünkü kaldırıldığı hastanede, elverişsiz imkanlarıdan dolayı topal kalmıştı. İnançlı olan annesi ise ‘’Vardır bunda bir hayır, canının gitmediğine şükür et.’’ Demekle yetinmiş. Razan ise savaş olmadan önce Suriye’ye dair içinde gram sevgi biriktirememiş bir kız olmuştur. Yabancı chat site