Fransız Rüyası
Hikayemiz
Suriye’de ki iç savaştan kaçıp Fransa’ya göç eden ailenin dramını
anlatmaktadır.
Razan dul annesi ile Suriye’nin Halep kentinde
yaşamaktadır. Babası kendi halinde bir esnaf olsa da gereğinden fazla
vatansever ve inançlı bir insandır, 2011 yılında çıkan iç savaşta ölmüştür.
Razan yazı yazmayı, kitap okumayı çok seven bir kızmış en büyük hayali tanınan
bir yazar olmakmış. 18’ci doğum gününü kutlamak için aylardır biriktirdiği 40
Suriye lirasıyla, daha çok ülkede zenginlerin bulunduğu pastaneye giderek
kırmızı renkli bir pasta almış,evine umutla giderken ayağının sızısıyla aldığı
doğum günü pastasıyla yere kapaklanmış. Zavallı Razan 18.ci yaş gününü asla
unutmayacaktı çünkü kaldırıldığı hastanede, elverişsiz imkanlarıdan dolayı
topal kalmıştı. İnançlı olan annesi ise ‘’Vardır bunda bir hayır, canının
gitmediğine şükür et.’’ Demekle yetinmiş. Razan ise savaş olmadan önce
Suriye’ye dair içinde gram sevgi biriktirememiş bir kız olmuştur. Yabancı chat
sitelerin de kendisini kurtaracak bir erkekle evlenmenin hayallerini kurarak
sürekli onlarla yazışmaya başlamış. Elbette ki herkes ‘’Suriyeliyim’’ lafını
görünce direkt olarak ondan kaçar oluyormuş. Razan’ın Suriye’den ayırlma isteği
gün geçtikçe artar olmuş. Annesinden, ölen babasının maaşını alarak, gizlice
biriktirmiş. Annesine kaçak yoldan Fransa’ya göç etmek istediğini anlatmış.
Fransa Razan’ın rüyalarını süsleyen tek ülkeymiş birbirinden kibar insanları , gelir
düzeyi,güvenliği kısacası Razan’ın istediği pek çok şey Fransadaymış. Anne
diyerek başlamış. ‘’Ülkenin halini biliyorsun, bizi buraya bağlayan babanın
mezarı var diyorsun artık o da yok, onu da yok ettiler. Ben az da olsa para
biriktirdim. Beni dinle gidelim buralardan, kendimize yepyeni güvenilir bir
hayat kuralım. Her gece gökyüzüne bakıp acaba bugün ölecekmiyim diye yaşamak
istemiyorum artık. Topal halimle beni hiçbir işe layık da görmezler biliyorum
ama tek ümidim Fransa, orada ayağımı bile düzeltebilerler anne, beni dinle bu
evi satıp gidelim buralardan.’’ Diyerek haykırırcasına, gözyaşı döke döke
içindekileri anlatmış annesine. Annesi ise ‘’ Yavrum benim evladım, bahtsız
kızım. Bende istemezmiyim kurtulmayı, kadın başımıza yanımızda erkeğimiz
olmadan nasıl gideriz gavur memleketine. Dillerini bilmeyiz, dinlerini bilmeyiz
oturalım oturduğumuz yerde bizim gibi insanlar hakkından gelemez böyle
şeylerin.’’ Diyerek Razan’ı daha da çileden çıkarmış. Razan ‘’ Yarın bir gün
tabutumu öptüğünde de bunu söylersin sen, ya gelirsin ya da ben tek giderim
anne!’’ diyerek son noktayı koymuş. Kızının gözyaşlarına dayanamayan anne
teklifi kabul etmiş, yıllarca emek verdiği evini satmış çaresizce.
Aylar sonra
Fransa’da alt sınıf bir aile düzeni oluşturmuşlar, Razan aynı anda hem okuyor
hemde çalışıyormuş, annesi ise güzel bir muhitte temizlikçilik yapıyormuş,
böylelikle geçimlerini sağlıyorlarmış. Razan’ın annesinin çalıştığı evde özel
bir doğum günü partisi planlanmış, annesi az da olsa Fransız’ca bildiğinden
gece 3’e kadar orada olup gelen misafirlere ikramlarda bulunması için
görevlendirilmiş. Doğum günü olan Alain, hayat kadınlarından Aıds kaparak
yıllarca birlikte olduğu her kadına da bu illeti bulaştırmış. Alain o gece
gereğinden fazla sarhoşmuş esmer teni, kapkara saçları ile Razan’ın annesini
adeta içine çeke çeke süzmüş. Gecenin ilerleyen saatlerin de Alain, Razan’ın
annesine 1 kadeh içmesi için zorlamış. Annesi ise bu yakışıklı ve güçlü adamın
ışığından etkilenmiş olacak ki teklifini hemen kabul etmiş. Kendisinden geçen
anne kendini bir anda Alain’in kolları arasında bulmuş. Uyandığın da neye
uğradığını şaşırıp toparlanıp evinin yolunu tutmuş. Evde kızı Razan’ı görünce
ona doğru koşup ‘’Güzel yavrum benim bitecek bu sefalet, kurtulacağız.’’ Demiş
sarılarak. Razan ise gülerek ‘’ Hayırdır anne altın madeni bulmuşçasına
seviniyorsun? Umarım öyledir, tek kısa yol bu çünkü.’’ Demiş. Annesi ise‘’İleri
de herşeyi anlatacağım, sen yeter ki sabret.’’ Demiş. Tesadüfen yaşanan tek
gecelik bir birliktelik Razan’ın annesini fazlasıyla umutlandırmış hatta ertesi
gün çalıştığı eve tekrar gitmiş Alain’i görmek için. Evde ki aşçıya utana
sıkıla ‘’Dün burada doğum gününü kutladığımız beyi nerde bulabilirim?’’ demiş.
Aşçı ise gülerek ‘’Ahahah ne yapacaksın Alain beyi.’’ Demiş aşağlayıcı bir
tavırla. Razan’ın annesi boynu bükük bir şekilde oradan çıkarken Alain’i görmüş
ve ‘’Merhaba beni hatırladınız mı?’’ demiş. Alain ise ‘’ Sanırım seni rüyamda
görsem tanımam.’’ Diyerek dalga geçip yoluna devam etmiş. Alain ev sahibi
Emmanuel’in yakın arkadaşı olduğu için Razan’ın annesini kovdurmuş. Razan’ın
annesi bu haberle yıkılsa da Alain’den hala umudu kesmemiş. Tekrar sormaya
gittiğinde ise kapı dışarı edilmiş. Aradan aylar geçmiş Rezan annesini ateşler
içerisin de görünce ‘’Anne ne oldu sana? İymisin?’’ demiş. Annesi ise
‘’Birşeyim yok kızım, şu sıralar çalışmadığım için ağzımıza doğru düzgün bir
lokma alamadık. Nezle olmuşumdur kısa zaman da geçer.’’ Diyerek üzerin de
durmamış her zaman ki gibi. Bu süreçte bağşıklık sistemi yavaş yavaş çöküşe
geçtiği için aıds başlangıcı başlamış, Rezan’ın annesi artık Hıv virüsü taşıyan
biri olmuş. Artık ne bir işi ne de
sağlığı kalmış. İş bulmak için dışarı çıktığın da yere kapaklanmış ,artık
herşey için çok geçmiş annesi oracıkta can vermiş hem de ufak bir umut uğruna.
Annesinin aıds olduğunu ve erken teşhis konulmadığı için öldüğünü doktorun
ağzından duyan Rezan, büyük bir pişmanlık içerisinde Hastane’yi terk etmiş.
Artık tek amacı kendi Fransız rüyasını yaratmak olmuş.
Birşeyler yazarak
başlamak istemiş işe, tam akşamın
sakinliğinde yazı yazmaya başlarken kapısı çalmış,evin kirasını ödemediği için
ev sahibi onu evden atmakla tehdit etmiş. Razan ise yalvara yakara bir müddet
daha oturmak için izin almış. Annesinin ölümünden çok etkilendiği için, işinden
de çıkarılmış. Bu sırada 93 yaşın da yatalak bir kadına bakmaya başlamış,
böylelikle hem evin kirasını ödeyecek hem de hayat hikayesini yazmaya
başlayacakmış. Bir gün eve doğru yürürken ‘’Suriyeliler Buluşuyor!’’ Yazısını
görmüş hayatını anlatacağı, kendini evinde gibi hissedeceği bir yer olarak
düşünüp, 1 hafta sonra buluşmaya gitmiş. Herkes ayrımcılıktan, dışlanmaktan
bahsederken o ayağa kalkıp hayat hikayesinin özetini geçmiş ve kitap
çıkaracağını kendisine yardım edilmesi gerektiğini söylemiş. Bunu duyan herkes
onunla gülerek dalga geçmiş, Dernek başkanı ise ‘’Senin burada işin yok küçük
kız, kitap çıkarmayı düşüneceğine topal halini düşün, onun için yardım iste.’’ Demesiyle
Razan’ın orayı terk etmesi bir olmuş. Derin düşüncelere dalarak cadde cadde
sokak sokak gezmiş. Kendi kendine ‘’Bir çıkar yolu olmalı, herşeyi
düzeltmeliyim’’ diyerek haykırmaya başlamış. Ertesi gün baktığı kadına herşeyi
anlatmış. Bunu duyan yaşlı kadın gerekli ödeneği kendisi için çıkaracağının
söylemiş. ‘’Sen yeter ki azmini ve çalışkanlığını bırakma güzel kızım .’’
diyerek eklemiş. Bu güzel haberden sonra
Razan Benim Hikayem ve Katil Aıds isimli kitaplar yazmakta karar almış. Eline
bir defter bir kalem alarak yıllardır biriktirdiği notları o deftere geçirmiş. Kısa
bir süre sonra elinde ki eskimiş defteriyle yapımcının kapısını çalmış. Yapımcı
sarı benizli, kara kaşlı,kara gözlü bir kızı karşısında görünce ciddiye
almayarak ‘’Buyrun kime bakmıştınız.’’Demiş Razan ise ürkek bir sesle ‘’Ben 1
ay boyunca 2 adet hikaye yazdım, buyrun bu da ödeneğim sizden tek isteğim
hikayemle ilgilenmeniz.’’ Demiş. Kendini ifade etmesine izin verilmeden ‘’Pekala
ilgileneceğiz, evinizin adresini vermeniz yeterli.’’ Diyerek kısa kesmiş
yapımcı, üstelik de ödeneğin sadece yarısını almış. Rezan ise içinde büyük bir umutla evine gidip bir an
önce haber gelmesini beklemiş. Yaklaşık 2 hafta sonra, tam ümidini kesecekken
kapısı çalmış. Postacının bıraktığı zarfı heyecanla açmış ve kocaman harflerle ‘’
Hikayeniz kabul edildi,en kısa zaman da mülakatlara geliniz.’’ Yazısını görünce
sevinçten gözleri yaşla dolmuş. Kendi kendine ‘’Evet ben
yaptım,başardım,yaşasın!’’ demiş. Ertesi gün mülakat için hazırlanmış dün
ödenekten artan parayla parfüm,gömlek,kalem etek vb şeyler almış. Bu mülakat
onun için yepyeni bir hayatın başlangıcı olacakmış. Ailesini kaybetmesine, onca
zorluk çekmesine, ayağının topal kalmasına rağmen yine de umudunu yitirmemiş.
Bir cesaret mülakata gitmiş, yapımcı ‘’ Merhaba Razan seni tanıyamadım, cidden
çok hoş olmuşsun. Öncelikle azminden dolayı seni tebrik ederim. Yazdığın şeyler
o kadar güzel ve gerçekçi ki 40 yıllık yazarlara taş çıkaracak cinstensin. Biz
seninle çalışmaktan onur duyarız, yarın gelip ücret işini konuşalım.’’ Demiş.
Razan ise bu sözler karşısın da sadece teşekkür etmekle yetinmiş. Günler sonra Aıds ve Suriye hakkın da
çıkarılan bu 2 kitap resmen ülkenin gündemine oturmuş. Kimileri
ağlamış,kimileri ayaklanmış kimileri de Razan’ı kızı gibi benimsemiş. Tüm
bunlar olurken Razan 23 yaşına basmış 5 yıl önce ki topal kalan bacağını doğum
gününde protez taktırarak kendi adına bir ilke daha imza atmış. Yaklaşık 2 yıl
sonra, bacağına protez takan suriye asıllı doktorla sade bir nikah kıyarak
evlenmiş bu dünyada imkansızlıkların olmadığını kanıtlamış…
Kurgu : Ayşe
Öztürk
👏 Tebrikler gülüm biraz daha uzun yazıp sürükleyici bir yazı yapabilirsin... (imla kurallarını incelemede
YanıtlaSilfayda var 😉)
Seninde sonun inşallah Razan hayırlı olur inş. Gülüsü...
Güzel ve akıcı bir konu tebrikler ☺️
YanıtlaSil