Cinnet
Hikayemiz yanlızlıktan akli dengesini
yitirip, çevresine çeşitli zararlar veren bir adamın sonunu anlatmaktadır.
Recep 40’lı
yaşların da kendi kendine yeten bir adamdır. En büyük sıkıntısı geçmişe ve
ailesine duyduğu derin özlemdir. 5 katlı bir apartmanın giriş katın da yaşayan
Recep, apartmanda ki tek bekar adamdır. İster istemez bu duruma içlense de
elinden bir şey gelmediğini fark eder. Yine bir Pazartesi sabahı işi gereği
erkenden kalkmış, yıllardır sıcacık bir sabah kahvaltısı özlemi içini kemirse
de, her sabah yolunun üzerin de ki pastanede kahvaltısını edermiş böylelikle
yine işin yolunu tutmuş Recep. Sakin bir şekil de ‘’Günaydın’’ diyerek
masasının başına oturmuş. İş arkadaşı olan Umut her zaman ki söylemlerine
başlamış ‘’Bıktım artık bıktım! Şu geçim sıkıntısından bıktım evde 3 çocuk, hanım
yetişemiyorum artık masraflarına.’’ Çapraz masada ki İsa ise ‘’ Gel sen bana
sor Umut abi, arabanın taksidi öylece duruyor çok sıkıştım çook!’’ diyerek
isyan ediyor. Bu sırada Recep ‘’Hiç değilse size sabah kahvaltı hazırlayan
karınız, eve geldiğinizde kucağınıza atlayan çocuklarınız var onların bir sıcak
gülümsemesi yeter daha ne istiyorsunuz?’’ demiş. İsa ise ‘’Tabii ki oğlum senin
tuzun kuru bekar adamsın, biz ay sonunu nasıl getireceğiz diye göbeğimiz
çatlıyor’’ diyerek aile kurmanın ne meşakatli bir iş olduğunu bir kez daha dile
getirmiş. Saat 17.00 gösterdiğinde mesai bitmiş. Recep eve doğru ilerlerken
apartmanın 4. Katın da yaşayan 20 yaşın da ki Özlem’i başka bir erkekle
ayrılırken görmüş. Özlem koşarcasına gelerek ‘’Merhaba Recep abi ne olursun
babama söyleme, okuldan bir arkadaşım öylesine takılıyoruz.’’ Demiş
kıkırdayarak, Recep ise ‘’Rahatına bak kardeşim,bir daha bu yaşlara
gelemeyeceksin’’ diyerek apartmandan içeri girmiş. Evinin kapısını açmasıyla
içine derin bir karanlık çökmüş, gri renk kanepeler,sigara dumanından sararmış
duvarlar adeta ruhunu anlatıyormuş.
Fırsat bu fırsat diyerek birahaneye giderek kafasın da ki bu derin
düşünceleri atacağını düşünmüş. Recep sebepsizce içiyormuş kaç kadeh içtiğini
bilmeden hayallere dalıvermış. Deniz kenarın da müstakil bir evde, o ve eşi
birde çok istediği ikizleri. İşte böyle bir hayat kurguluyordu kafasın da Recep,
her insanın sahip olduğu standart bir hayat. Tam hayallerine dalacakken
birahanenin sahibi ‘’Abi çok geç oldu kapatıyoruz.’’ Demesiyle irkilip kendine
gelen Recep bir taksi tutup evine doğru yol almış.
Ertesi sabah kalkıp saate
baktığın da işe gitmek için çok geç olduğunu görse de üzerine ne bulduysa giyip
çıkmış. Ofise girdiğin de arkadaşlarının şaşkın bakışları arasın da kalmış. İsa
‘’ Yahu Recep sen nerdesin? Kaç saat oldu insan bir haber eder değil mi? Patron
seni sordu istersen git bir görüş.’’ Dedi. Recep ise titrek ellerle patronun
odasına doğru yürüdü. Patron ‘’ Nerelerdeydin Recep? Hatırlarsan bundan aylar
önce yine böyle gecikiyordun, tamam kabul annenin vefatıdır dedik zamanın da
sesimizi çıkarmadık, ama artık yeter kendine bir çeki düzen ver üstüne, başına,
işine. Savsak savsak iş yapıyorsun en nihayetin de benim de bir adım, markam
var senin gibi adamlara harcatmam! ‘’ diyerek gereğinden fazla sesini
yükseltmiş. Recep annesininin ölümü hakkın da konuşulmasına dayanamadığı için
patronuna hakaretler yağdırarak istifa etmiş. Saatler sonra soluğu birahanede
alan Recep 22.00 sıraların da eve dönerken yine Özlem’i görmüş, Özlem o gece siyah mini elbisesiyle
sevgilisinin arabasından iniyormuş. Recep Özlem’den gözlerini alamasa da o anı
bir kez de olsa unutmaya çalışmış. Evine gittiğinde yine aynı karamsarlık
çökmüş içine, bu karamsarlığı gidermek için ölen annesinin gelinliğini dip
odadan çıkarmış ve onunla uykuya dalmış. Sabah yanın da uyandığın da gerçek bir
kadın görmek istiyormuş yıllarca, fakat gerek dış görünüşü gerek kadınlarla olan
iletişimi bir türlü hayat arkadaşını bulmaya izin vermiyormuş. İhtiyacını her
ne kadar genelevde karşılasa da duygusal bağ kuracağı bir kadın figürü hayal
ediyormuş. Uyandığının ertesi günü orta halli olan bir butikten üzerinde ki
elbiselerle birlikte cansız bir manken almaya karar vermiştir. Mankeni adığı
gibi eve gizlice getirerek ona annesinin gelinliğini giydirip ufak çaplı bir
nikah kıyar Recep. İlk gecelerinde hayli utangaç tavırlar sergilese de mankene
‘’Aşkım yanlızlığımdan sonun da kurtuldum senin gibi güzel bir kadınla
evlendiğim için çok mutluyum benim gerçek anlamda karım olurmusun?’’ der. Doğal
olarak mankenden cevap gelmeyince sinirlenerek ‘’Benim gibi adamı bok bulursun!
ilk gecemizde yalnız başına yatta aklın başına gelsin’’ diye ekler.
Recep günlerce
cansız mankenle yaşamıştır annesinden kalan maaşla idare etmek zorundadır
artık. Günlerden bir gün mankeni izlerken aklına bir fikir gelir ‘’Aşkım
sürekli annemin gelinliğiyle duruyorsun evde, artık sana yeni elbiseler alma
vakti geldi güzel tangalar,seksi iç çamaşırları, dar elbiseler hemen alıp
geliyorum sen burda beni bekle.’’ Diyerek mankeni aldığı butiğin yolunu tutar.
Tam o sırada birbirinden seksi kadın elbiseler alırken, İsa’nın eşi Recebi
görür ve arkasından ‘’Hayırdır inşallah bu adamda bir işler varya hadi
hayırlısı’’diyerek içlenir. Recep eve geldiğinde ise mankenin kapıyı açması
ümidiyle ‘’Aşkım bak kocan geldi aç kapıyı hadi.’’ diyerek seslenir. Defalarca
seslenişi apartmanda duyulur, bunun üzerine kapıyı kendi anahtarıyla açıp
aldığı eşyaları yere fırlatarak. ‘’ Sen ne biçim kadınsın lan! Kadınlık
görevini yapmazsın,kapıyı açamazsın, yemek yapamazsın, konuşup sohbet
edemezsin. Ben ne demeye nikah kıydım sana!’’ diyerek adeta ortalığı inletir. Saat
gece 1’i gösterdiği sıralar mankene aldığı elbiseleri giydirerek müthiş bir
tutku şöleni yaşar ve o soruyu sorar ‘’Artık birlikte olma vakti geldi’’
diyerek. Mankenden hala cevap alamayan Recep mutfaktan getirdiği bıçakla
mankeni paramparça eder. Bununla da yetinmeyen Recep bir battaniyeye sararak
mankeni denize atar o saatlerde eve dönerken birden Özlem’le karşılaşır Özlem’i
yine sevgilisinin arabasından, kırmızı dantelli mini elbisesiyle inerken görür.
Özlem’in uzun ve güzel bacaklarını gören Recep bu görüntü karşısında şiddetli şekilde
tahrik olur. Özlem ‘’İyi geceler Recep abi babamlara arkadaşım da bütün gece
ders çalıştık yalanını söyledim aramızda kalsın.’’ diyerek göz kırpar. Ve ‘’Senden
birşey rica edebilirmiyim Recep abi? Asansörün kapısını tutramısın, şu
kıyafetlerimi değiştiryim de babam anlamasın.’’ Der Recep de kabul eder, evine
gittiğin de ise düşündüğü tek şey Özlem olmuştur artık. Sıcacık
gülümsemesi,gencecik dipdiri vücudu,pek çok erkeği mest edecek bakışları. Tam
da Recebin hayallerinde ki kadını andırıyormuş bu görüntü.
Sabah ilk iş olarak kahvaltılık
börek almaya giderek Özlem’in ailesinin kapısını çalmış ‘’Merhabalar Halit amca
evde mi? Size sıcacık börek aldım kahvaltı için. Kendisiyle görüşmem gereken
bir durum var’’ der. Özlem’in babası iş-kur da önemli bir pozisyon da çalışan
bir adam olması Recebin Özlem’e yaklaşmasın da çok büyük bir etken olacaktır.
‘’Buyur buyur tabii ki burda’’ diyerek içeri alır Özlem’in annesi Recebi. Recep
iş bulmak için gittiği Özlem’in babasıyla aylar sonra daha da samimi olmuş ve
ailenin içine iyice yerleşmiştir artık. Özlem’in babasının verdiği işte dikiş
tutturamayan Recep kısa bir süre sonra oradan da kovulur. Evine geldiğinde ise
yine Özlem’in o sıcacık ve masum bakışlarına kapılır ve kendi kendine ‘’Bugün
bu iş bitecek’’ diyerek akşam saat 8’de çiçek ve çikolatasıyla Özlem’in
ailesinin kapısına dayanır. Lafı kısa keserek ‘’Ben Özlem’e talibim onu güzel
şartlarda yaşatacağıma dair söz veriyorum.’’ diyerek Özlem’i babasından ister
bunu duyan Halit bey ‘’Ne akla hizmet? O senin
kızın yaşın da, işsiz güçsüz, evsiz barksız bir adamsın kızımı istemeye
utanmıyormusun. Ben seni kardeşim bildim evimi, ocağımı açtım sen kızıma gözünü
dikmişsin. Defol! Defffoool! görmeyim seni’’ diyerek adeta ateş püskürmüş. Recep
bunun üzerine ‘’Bakın söz veriyorum onu çok mutlu edeceğim lütfen!’’ diyerek
son sözlerini kapıdan dışarı çıkartılana kadar söyler yine sinirini atmak üzere
birahanelerde bulur kendini. Yaklaşık 1 hafta sonra Özlem ve ailesinden özür
dilemek adına onları evin de akşam yemeğine çağırır. Tabiri caizse mükemmel bir
sofra hazırlar Recep. Özlem’in annesinin ve babasının tabağına gizlice fare zehri
koyar. Annesiyle babasını nefesler içinde kalarak gören Özlem aniden büyük bir
paniğe kapılıp sorar ‘’Anne ne oluyor iyimisiniz? Recep abi noluyor onlara ne
olursun yardım et!’’Diyerek haykırır. Recep ise Özlem’i kolundan tutup odasına
götürerek ‘’Benim olacaksın! Biz birbirimizin kaderiyiz der. Zorla Özlem’in
üzerine çıkar Özlem ise Recebin kolunu ısırarak altından kalkar. Masadan aldığı
bıçakla Recebin sırtına 10 kez ekmek bıçağını saplar. Özlem annesi ve babasını
kurtarmış olsa da ruh sağlığı bozuk bir adamın katili olmuştur artık…
Kurgu : Ayşe Öztürk
güzel olmuş...................
YanıtlaSilEllerine sağlık cok begendim
YanıtlaSil:)
Güzel ve sürükleyici bir hikaye👍
YanıtlaSil👏👏👏👏👏
YanıtlaSil👏👏👏👏👏
YanıtlaSilBravooo😍😘😘
YanıtlaSilZafer mi bu
YanıtlaSilSanırım dram hedeflerken hikaye komediye dönmüş. Recep'in kızınızı güzel sartlarda yaşatacağım demesi falan... Ayrıca kadın cinayetlerinin yaşandığı bu dönemde. İlk kadın cansız manken cinayetine de imza attın tebrikler :)
YanıtlaSilHikaye adamla ilgili olmalıydı, yani etrafina zarar veren,bu hikaye böyle olursa devamı gelir,roman olsun ,sürekleyici bence,daha güzel kurgular,çıkar devamında,yani yarim kaldı hikaye,adamı çabuk öldürdünüz:)Başarılar
YanıtlaSil